eskiden bazı askerler savaş sırasında
günlük tutarlarmış
“birinci dünya savaşı sabah saat 11’e kadar devam etti. saat 11.15’te hâlâ gelişigüzel ateş etmeye devam eden alman makineli tüfekçiyi susturduk. aslında savaş biteli 15 dakika oluyordu; ama başka seçeneğimiz yoktu. belki saati yanlıştı. herhalde savaşta öldürülen son alman oydu, şansı yokmuş. ”
(11 kasım 1918 bir ingiliz askerinin günlüğü)
yıl 1918 ve bugün ise gazze’de sivillere bir noktaya gitmeleri söyleniyor onlar da inanıp gidiyor, ardından o nokta bombalanıyor.
romantize etmeden basit bir tarihi bilgi olarak orduları ile birlikte savaşan krallar, sultanlar atlarına da zırh geçiren şövalyeler; bugün ise gazze’de kullanılan fosfor bombası. yerden 100m yüksekte infilak ettirildiğinde havadaki oksijenle birlikte yanmaya başlıyor. yaklaşık 30 dönüm alana yayılan etkisiyle ciğerlerin patlamasına ve nefessiz kalarak boğulmaya yol açıyor. hava savunma sistemi olan tarafın beyaz fosfor kullanımına karşılık savunma sistemi olarak sadece hastaneye sığınabilen insanların üzerine bomba yağdırılması buna bu savaştır diyebilir miyiz?
“10. saatin son saniyesinde ateş kesildi. mons yakınlarında daha şanslı bir alman askeri varmış. savaşın son dakikasına kadar ingiliz cephesini makinelisiyle tarıyor ve saatin dolmasıyla siperinden dışarı tırmanıyor, miğferini çıkarıyor ve eski düşmanları önünde eğilip nazikçe selam verdikten sonra arkasını dönüp gidiyor”
şövalyelikten topyekün savaşa geçildi, modern savaş. insanlar filistin’de toprağını korumak istediği için ölüyor, topyekün savaştan kastedilen bu mu? o yüzden yaşananlar soykırım kelimesinden bağımsız değil. gazze bu mücadele içinde dünyanın nasıl iki yüzlü olduğunu da ortaya koyuyor. savaşlar konvansiyonel, at mat kalmadıysa gazze varoluş şekli ile korkak ve cesuru da gösteriyor.