kurak günler
biz ölümlüler ahir zamanda sinema salonlarını dolduralım diye bir şeyler yaşandı,
kurak günler olaylı şekilde vizyona girdi.
kültür ve turizm bakanlığı -balkaya adıyla yapılan başvuru sonucunda filme 950 bin lira destek vermiş ardından adı
-kurak günler olmuş ve senaryoda da bir takım değişiklikler yaşanmış.
film sadece altın portakal’dan 9 ödül ile dönmüş yurt dışında da ses getirmiş ve bakanlık senaryoya yerleşen lgbt teması sebebiyle verdiği desteği faizi ile birlikte geri istemiş. istedi.
kısaca hikayenin kahramanı savcı eşcinsel ve kısmen dava arkadaşı – yoldaşı şeklinde tanımlayabileceği yan karakter de öyle. bu ikili bu şekilde önemli. yönetmen diyor ki “dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde kamu fonları destek verdikleri filmlerin senaryolarındaki değişiklikleri denetlemez. sinema sektörünün işleyişine aşina herkes şunu çok iyi bilir: senaryolar yazıldığı andan çekim gününe kadar, proje geliştirme sürecinde, çekim sırasında sette ve en nihayetinde kurguda değişir” son kertede bu sansürdür diyor.
dünyanın diğer ülkelerinde algı yönetimi için çekilen filmlerin debdebesi ve bunu da saklamaya dahi beis görmüyor oluşları ortada kimse işin o kısmından yürümeye kalkmasın bence.
merakımı gıdıklayan tamamen cinsel kimliğin hikayeyi ne yönde etkilediği oldu. yani bu karar yarı yolda verilecek çekerken akla gelecek kadar nedir?
filmin konusu ‘basit’ bunun yanı sıra fotografik anlatımı güçlü de pek diyemem ama hikayenin kreşendo noktasını da sonun sarsıcı etkisini de sağlayan savcının ve yoldaşının cinsel kimliği, e ne olacak şimdi?
yönetmenin, değişmemesi eşyanın tabiatına aykırı dediği bu fark filmin dar alanda gerçekleştirdiği hikaye anlatım gücünün bel kemiğini oluşturuyor.
o zaman bu şansa bırakılmış bir başarıdır diyebilir miyiz? bir başarı var çünkü.
sansür mü yoksa %1 bile olsa bir anlaşma etiği sorunu içeriyor mu düşünmeden bence gidip izleyin gayet güzel bir film sonuçta. hem ilk hafta 3.600.000TL hasılatla geri ödeme sorununu da çözmüş.